Don Harper Mills, Amerikan Adli Bilimler Akademisi’nin1 (The American Academy of Forensic Sciences-AAFS) eski başkanlarından ve işinin ehli bir adli tabiptir. İnternetin esamesinin okunmadığı zamanlar, bu zat-ı muhterem daha sonraları Ronald Opus Paradoksu2 (bknz. Karşıtlam3) veya Mills Soruşturması olarak anılacak ünlü hikâyeyi kurgular, bu kurgu üzerinden ufuk açmaya çalışır. İnternet iktidar kazanıp, mertlik bozulunca bu kurgu da kayıtlı bütün e-posta adreslerine gönderilen “ilginçli” postalardan biri haline gelir. Hatta kurgu o kadar yayılır ki şehir efsanesi olmuştur artık. Don Harper Mills anonim kaynaklı yayılan, ün kazanan kurgusuna Amerikan Adli Bilimler Akademisi’nin 1997 yılında gerçekleştirilen ödül töreninde sahip çıkar. 

Kurgu, zamanla; farklılaşmış, değişmiş, gelişmiş ve değişik versiyonları oluşmuştur. Kurgu her ne kadar farklılaşsa da esası şu şekildedir; 

Olay gerçekleştiğinde mağdur sıfatını kazanacak Ronald Opus, Upper East Side/Manhattan’da Central Park’a Batı cenahından bakan 12 katlı lüks bir apartmanın 10. katındaki dairesinde ikamet etmektedir. Rutininden sıkılan Mağdur Ronald Opus hayatına son vermek için 10. Kattaki dairesinden boşluğa atlar. Düşüşü sırasında 9. Kattan ateşlenen bir tabanca mermisi kafasına isabet eder. Olay sonrası inceleme yapan adli tabip, mağdurun ölümünün düşüş kaynaklı olmadığına kanaat getirir. Adli tabibe göre mağdurun ölümü havada yani tabanca mermisinin mağdurun kafasına isabet ettiği anda gerçekleşmiştir. Yine adli tabibe göre mağdur yere vurduğunda zaten ölüdür. 

Adli tabibin incelemesi sonucu vardığı kanaate dayanan kolluk araştırmayı derinleştirir ve Mağdur Ronald Opus’un atladığı sırada kafasına isabet eden merminin aynı apartmanın 9. Katından ateşlendiği anlaşılır. Mermiyi karısını korkutmak isteyen sinirli bir koca ateşlemiştir. 

Apartmanın 9. Katında Ronald Opus’un gizli birlikteliğinin bulunduğu Evli Kadın (A) ve Fail kocası (B) oturmaktadır. Olaydan önce Fail Koca (B), karısının kendisini aldattığından şüphelendiğini, onu korkutmak ve bir daha yapmamasını sağlamak için boş bir tabanca ile korkutacağını, Mağdur Ronald Opus’a anlatır. Mağdur Ronald Opus, Fail Koca (B)’nin dairesini ziyareti sırasında boş olan silahı doldurur, Evli Kadın (A)’nın de hayatının son bulmasını ister. 

Olay günü, Ronald Opus’un atladığı sırada Evli Kadın (A)’yı korkutmak isteyen Fail Koca (B)’nin –olaydan önce boşalttığı ve hala boş olduğunu düşündüğü- tabancası ateş alır. Tabancadan çıkan bu mermi Mağdur Ronald Opus’un ölümüne neden olmuştur. 

Don Harper Mills’in hukuka gönül vermişlere, okuyuculara, dinleyicilere ve meslektaşlarına sorduğu soru şudur; Bu olay basit bir intihar mıdır yoksa bir cinayet mi? 

Dâhice kurgulanmış bu hikâye üzerine Amerikan Adli Bilimler Akademisi’nde tartışmalar, açık oturumlar yapılır ve konferanslar düzenlenip kurgu cevaplandırılmaya çalışılır. Anglo-Saxon Hukuk Sistemlerinin bir üyesi olan Amerika Birleşik Devletleri Hukuk Sistemi nezdinde yapılan bu tartışmaya çoğunluğun ortak fikri sağlanarak cevap verilir. Amerika Birleşik Devletleri Hukuk Sisteminde incelenen bu paradoksa “İNTİHAR” cevabı verilir ve bu görüş baskın görüş halini alır. 

Hukuk sistemlerini bir kenara bırakıp toplumsal adalet duygusu ve toplumsal adalet duygusunun tatmini bakımından değerlendirdiğimizde ise hayatına son verme amacını güden Ronald Opus’un hayatının yine kendisinin neden olduğu bir eylemle son bulması toplumsal adalet duygusunun tatminine kabildir. Çünkü gerekçeler aynı olmakla birlikte toplumlar da “Şahıs İradesi” ne gerekli gördüğü önemi verir. Beşer değişince değer yargıları da değişir bu nedenle adalet duygusu toplumlara göre farklılık arz edebilir. Yine de amacı intihar olan mağdur, kendi neden olduğu bir araçla amacına ulaşmış ölüm gerçekleşmiştir. 

Özetle; olaya, Amerikan Birleşik Devletleri Hukuk Sistemi ve Toplumların Adalet Duygusu “İNTİHAR” demekte. Peki, Türk Hukuk Sistemi böyle bir olayı nasıl değerlendirir? 

Öncelikle bu kurguyu Central Park manzara bir apartmandan, Ankara/İncesu manzaralı 96’lar apartmanına uyarlayıp Türk Hukuku’na göre irdelemek gerek. Ayrıca olayı da 3 önerme haline getirmekte fayda var; 

1. Mağdur Ronald Opus’un İntiharı
Türk Hukuk Sistemi intiharı ve intihara teşebbüsü cezalandırmamıştır. Zaten gerçekleşen bir intiharı suç kabul etmek ve cezalandırmaya çalışmak “Fail ve mağdur sıfatı birleşemez.” İlkesi gereği anlamsız ve proteinsiz bir çabadır. Bununla birlikte gerçekleşememiş bir intihar yani teşebbüs amacında kalan bir intihar girişimi cezalandırılabilir6, İskandinav ülkeleri ve Büyük Britanya Adası ülkeleri intihara teşebbüsü suç kabul etmiş ve cezalandırmıştır. 

Türk Hukuk Sistemi intiharı tamamen düzenleme dışı bırakmamıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 84. maddesinde intihara azmettirmeyi, intihara teşvik etmeyi, intihar kararını kuvvetlendirmeyi veya intihara yardım etmeyi suç kabul etmiş ve cezalandırmıştır. 

• Fail Koca (B)’nin tabanca ile karısı Evli Kadın (A)’yı korkuturken tabancanın ateş alması
  Failin boş olduğunu bildiği bir silahla dahi karısını korkutmaya çalışması 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenen tehdit suçunun nitelikli hali olan silahla tehdit suçunun işlenmesidir. Fail dolu olduğunu bildiği bir silahla karısını korkuturken silah ateş alsaydı ve tabancadan çıkan mermi karısını bulsaydı taksir hükümleri ile birlikte gerçekleşen zararın niteliğine göre oluşacak suç hükümleri birlikte uygulanacaktı. Yine fail dolu olduğunu bildiği bir silahla karısını korkuturken silah ateş alsaydı ve tabancadan çıkan mermi failin karısını değil mağdur Ronald Opus’u bulsaydı tek dereceli şahısta sapma hükümleri ile birlikte taksirle insan öldürme hükümleri birlikte uygulanacaktı. Velhasıl, fail silahı olaydan önce boşaltmıştır, boş olduğunu bildiği silahı karısına doğrultur ve amaç korkutmadır bu nedenle Mağdur Ronald Opus’un ölümüne sebep olması ile arasında illiyet bağı oluşur mu? Oluşmayacağının kabulü gerekir, en azından Fail Koca (B) hakkında. Fail silahın dolu olduğunu bilmemekten yararlanır. Yani Fail Koca (B) sadece Tehdit suçunun nitelikli hali olan silahla tehdidi işlemiştir, tartışmaya açık olmakla birlikte bunun kabulü gerekir. 

Bu önermenin altında Mağdur Ronald Opus’un cezai sorumluluğunu doğuracak başka bir mesele vardır. Mağdur Ronald Opus, Evli Kadın (A)’nın hayatının son bulması amacı ile boş olan silahı doldurmuştur. Mağdur Ronald Opus’un fail olduğu Evli Kadın (A)’nın ise mağdur olduğu bir teşebbüs aşamasında kalan bir insan öldürme tartışması yapılabilir. 

• Ateş alan tabancadaki merminin, havada iken Mağdur Ronald Opus’un hayatı kaybetmesine neden olması 

Fail Koca (B)’nin karısını korkuturken ateş alan –boş olduğunu bildiği- tabancanın, Mağdur Ronald Opus’un ölümüne neden olması durumunda illiyet bağının sağlanamadığından bahsedilmişti. Peki, zorlama bir mantık ile Mağdur Ronald Opus’un, Fail Koca (B) ile iştirak halinde kendisini öldürmesi, kendi ölümüne neden olması tartışması yapılabilir mi? Yine bu durumun düşünülmesi pek olası değildir çünkü fail ile mağdur arasında illiyet bağı yoktur. Ayrıca fail sıfatı ile mağdur sıfatı birleşemeyeceğinden Mağdur Ronald Opus fail olamaz. 

Sonuç olarak, her ne kadar Amerikan Hukuk Sisteminde yapılan tartışmalar sonucu baskın kanaat intihar olsa da Türk Hukuk Sistemi açısından intihar değildir. Çünkü intihar eylemi, intihar edenin kullandığı yöntemle gerçekleşmemiştir. Hayata son verme amacına giderken intihar eylemi ölüme neden olacak şekilde kesilmiştir. Mamafih tam manasıyla bir cinayette değildir. 

Fail Koca (B) tehdit suçunu, Mağdur Ronald Opus ise teşebbüs aşamasında kalmış insan öldürme suçunu işlemiştir. Fakat Mağdur Ronald Opus’un ölümünde mevcut insan öldürme suçunun mağdur tarafından işlenemeyeceği kesindir. Çünkü Mağdur sıfatı ile Fail sıfatı birleşemez. Fail Koca (B) ise tabancayı boşalttığından, boş olduğunu bildiğinden yararlanır yani fail aslında fail değildir. Son tahlilde Ronald Opus Paradoksu Türk Hukuk Sistemine göre “Failsiz Cinayet”tir.